things getting worse before getting better...

24 Temmuz 2009 Cuma


UYARI
Sayın blogger,bu yazı uzun boyutta olup özetle ortadan kaybolduğumda yaşadıklarımın ziplenmiş halidir.Dilerseniz durur bir göz gezdirisiniz dilerseniz esc yapıp başka sayfalarda gezinmeye devam ederseniz..

& & &

Yine bir nöbet ertesi bildiriyorum.Eve filan gitmiyorum,112 hekimi olarak devam edeceğim bu sabahta.Görevlendirme süremse gelecek hafta doluyor ve 1 saat sonra son Acil nöbetim de bitiyor.Dün gece Fizik muayene yaptığım Hastanın kendisi ve hasta yakınları,tam da fizik muayene yaptığım sırada üzerime saldırıp darp ettiler,sonrası bilinen hikayenin bilinen gelişme kısmı,polis çağrıldı,şikayetçi olacağım söylenince aslan sütünün piştiği kaba düşen mağara insanı süt dökmüş kediye döndü ve klasik nakarat tekrarlandı,biz ettik sen etme ,cahil bunlar.EĞİTİM ŞARTTT!!!! Bu memleketin tümü eğitime alınmalı,bakım öğretim demiyorum,eğitmeli ve normal şehir insanı moduna getirmeliyiz.Bu konuda ne gibi bir seferberlik başlatırsak ben de varım.Doktorluk değil yaptığım,bambaşka bir şey...Sürekli gerilim altında ip üstünde yürüyen cambazım.Bitse de gitsek modundayım.Sevgili bloggerlar yaşadıklarımdan öğrendiğim şeyler var;uzman uzman diye kapısını aşındırıp neredeyse önünde ezik durduğunuz birçok insanın umrunda değilsiniz,size müşteri gözüyle bakıyor ve birçok hor gördüğünüz pratisyen onların yanında professor düzeyinde ve yine ben bu çok etik(!) insanları görüp onların bana amirim modunda takılmalarından bunaldım ve idareci sıfatını hakketmeyip sağa-sola diz çöküp makam sahibi olan, emme basma tulumba modunu benimsemiş bir idarecenin neyi idare ettiği konusunda iyice meraklanmaya başladım yoksa bulunduğum ortamda herşey bilinmeyen birine emanet şekilde bugünu kurtarayım da bana dokunmayan yılan ne yaparsa yapsın modunda yaşayan bir toplulukta bulunmaktayım.Ben bunları hakketmediğimden yine 13 EYLÜL tarihine kitlendim,tek çıkar çözüm bu ,inanın başka alternatfi yok,Herkesi,herşeyi ben düzeltemem.
& & &
Yoktun kaç zamandır dediğinizin farkındayım,kaç zamandır bu eller klavyenin tuşlarına dokunup 2 satır yazmadı.Ama bitti suskunluğum,eteğimde biriktirdiklerimi dökmezsem çatlayacak durumdayım.Biraz tembellik vardı üstümde,kaç zaman istemedim yazmak buraya,sonra yazmak istedim,mesela bu yazıyı bambaşka bir moodda yazılmaya başlanmıştı,sonra sürekli bir atraksiyon çıktı,kuş misali oradan oraya uçtum,nöbetleri aştım,bugüne geldim. Yorulmuştu bedenim,ruhum ama 1 ay olmuş ve son 10 gündür blogger, ne sayfayı açmış kumanda paneline bakmışım,ne diğer blogları okuyabilmişim,canım pamuğum çilekrazzi, aramızdan ayrılmış ben bu haberi blogu takip ederek değil, bizzat kendisiyle buluştuğum bir Ankara öğleden sonrasında aldım.Artık hiçkimse ve hiçbirşey hakkında her bişey diye başlayan sayfaya tıkladığınızda sadece davetli kişiler dışında, o güzelim yazılara tekrar göz gezdirme imkanına bile sahip olamayacağız.Çilekrazzinin haklı sebepleri var bu konuda;yazıları başka sitelerde kaynak kişi göstermeden, kendi rızası alınmadan ya da çilekrazzinin ismi belirtilmeden ,sanki kendilerine aitmişcesine kullananlar oluyormuş,bir de yeni bir yerde yeni sayfa açmaya karar vermiş sonunda çilekrazzi ;.ama ben eminin Çilekrazzinin yazmaya başka bir yerde başlayacak ve yenilenen hayatının yepyeni öykülerini yeniden bizlerle paylaşacak,belli bir zaman sonra elbette(kaynağım çok sağlam :)) ).
& & &
Ben sizlere bir nöbet çıkışı veda etmiştim,yine bir nöbet çıkışı Merhaba diyorum.Yeniden MERHABA hepinize...
Son bir aydır yerim yurdum belli değil,Antakya'ya gidiyorum diye size veda edip Antakya seyahatim öncesi 1 günlük Kapadokya kaçamağı yaptım ve bir türlü fırsat bulamadığım Yeraltı şehrini turist güruhu olmadan ve gezmeye en az benim kadar meraklı olduğunu düşündüren adamla yaptık.
Ve ben ertesi gün başka bir ilki daha yaşadım ilk en uzun yolculuğuma,bizzat kendim şoforü olarak (ilk olan kısmı bu ) ve bu yolculuğu, galatasaray ve beşiktaş çatışmasını 2 çocuktan dinleme cezasına mahkum bir şekilde tamamladım.Bu başarım için kendimi tebrik eder ve artık yolların Kralı olduğumu gönül rahatlığıyla ilan edebilirim.
& & &
Ve Kıbrıs,deniz,güneş,yanıklar,parmakarası terlik ve şort ,beyaz elbiseler ve bir genç kız ve elbette bir mezuniyet töreni...İfil ifil esen rüzgar,beyaz sandalyeler ve bu töreni mafeden bir mezuniyet kokteyli...
Yani resmen tacize uğradık yemek sırasında...Üstüne nerde yiyeceksem o kargaşada 6 porsiyon supangile almışım.

& & &

Ve benim güzeller güzeli ,bir tanecik kardeşim mezun oldu yani ben öyle kabul ediyorum.Mezuniyet Törenine 10 saat kalmışken, ve daha o sabah diplomasını bile görmüşken açıklanan proje sonuçları ve sınıfım yarısının yaz okulunu kazanmış olduğu haberi ateş topu gibi sevinçli kalabalığımızın tam oratsına düştü,yaktı bizi.Şimdi espirili yaklaştığıma bakmayın 18 kişilik mimarlık bölümünün 9 öğrencisi tamam bitirdik modundayken hem kaldıklarını öğrenip yıkıldılar,hem yaptıkları ve yapcakları ekstra masraflara üzüldüler...Hepsi bir yana yapılan şey sadece biraz daha bu öğrencilerden para kopartablmek için .Ben sadece hayata yeni adım atan güzel,zeki,yetenekli ve en önemlisi yaratacı,üstüne üstlük bir de Şeref belgeli bir mimar hanımın katıldığını düşünüyorum.Gerçek hayat,fotoğraf karesindeki gülümsemenizi, hayalleriniz yıkmasın,tek yaşayacağız problem bu yaz okulu sorunu olsun...
& & &
Ve Kıbrıs dönüşü 7 güne 5 nöbetle rekor kırdım ,2 günlük molalarımda ancak ameliyattan çıkmış narkozlu hasta gibi uyudum.Peki ,ne mi idi bu kadar sık nöbetin sebebi?
Elbette her zaman ensemde nefesini hissettiğim ve bugünlerde ağırlığını daha da artıran Tus kampı.1 hafta kampa katılabilmek içindi bu çile.İyi geldi,kütüphanede çalışmak,çalışabilme ruhunu geri kazanabilme,eski dostlarla hasret gidermeme sebep oldu.Çok çalışmam lazım çok...
& & &
Ve yine ben ayın tam 15.de Kızılay'da sabah 9.30'da İş bankasının önünde zırladım...Hani o ağalayan kişi bendim gördüyseniz eğer,insanın parasız kalması felakat bir duygu.Doktorum,binbir çile çekiyorum ama cebimde beş kuruşum yok.Kazandığım, kredi kartına,krediye gidiyor ve bu ay Hastane çalışmamın karşılığı olan parayı zamanında ve tam olarak yatırmayınca faiz işleyen borçlara da sahip oldum.İnsan parasızken resmen ezik ya da ben öyleyim.Aslında hangisi daha kötü bilemiyorum,çalışırken annenle babamdan borç almak mı yoksa parasız kalmak mı? İşte,o esnada zihnimde 2 cümle beliriverdi hani tam zırladığım sırada; biri babamın çok meşhur ''PARA KONUŞTURUR,KIYAFET YÜRÜTÜR'' özdeyişi ve diğeri 'AYAĞINI YORGANINA GÖRE UZAT' atasözü,artık yaşam felsefem olmalı bu söz zaten...

Ve FİNAL


Yer: ANKARA manzaralı çok şık bir mekan
Zaman: bence en uygun zaman(18.07.2009)
Fonda:GlKalınoria Gaynor -Can't take my efes off of you
Oyuncular:Ben ve adam
Konu:Kız ve delikanlı tanışırlar,kız pek yüz vermez,delikanlımız altından girer üstünden çıkar kızın gönlünü yapmayı başarır ve bir yolculuğa çıkmaya ,ortak bir hayalini paylaşmaya karar verirler.
Teşşekürler:Güzel adam,hayatıma girip benimle yürümeye başladığın için ve herşeye rağmen beni şaşırtmayı başarabildiğin için teşşekkürler...

SON


1 yorum:

ıvır zıvır dedi ki...

Selam Küçük Doktor,

Şöyle bir dolanıyordum bloglar arasında ne zamandır sayfana bakmıyorum… çünkü bayağ kesintiye uğramıştı yazıların; birden yeni yazılar görünce sevindim :)…
Gerçi olumsuz şeylerde içeriyor.. hani ülkemizde doktorluk gibi ulaşılması hiçte kolay olmayan bir yere gelinmesine rağmen yaşanan ekonomik sıkıntılar :(… hadi bunlar en olağanı (!) … ama özellikle yaşanan doktor-hasta arbedeleri için diyecek söz bulamıyorum… insanlar bulunduğu yeri bilmeyi ne zaman öğrenecek bilemiyorum. herkesin her şeyi bildiği bir ülkede nasıl olacakta herkes ‘haddini bilecek’ acaba?
Neyse…
Kardeşin okulunu bitirmiş çok sevindim inan :)… (gerçi bir rakip geldi ya, mimarlık piyasasına neyse :P)… Umarım iyi bir mimar olacaktır. Ablasının kardeşi , olacaktır inşallah… :)

Çilek, sayfasını kapatmış gördüm :S kapatma sebeplerinden birinin de ‘çalıntılar’ olması ise çok acı!...

Ve ‘Güzel Adam’…:) aslında söyleyecek çok şey yok bu konuda ..umarım her şey istediğiniz gibi ..hani sadece istediğiniz gibi değilde … ‘tam istediğiniz gibi’ olur…:) her şey güzel gidecektir inşallah…

Son olarak TUS…. :/…. bu kelimenin kötü bir tınısı var gibi gelmeye başladı :)… ümit, hayatı yeşil tutan bir can suyudur ve 15 eylül iyi bir dönemeç olacaktır.… umarım!

Şimdilik kendine iyi bak…

En derin saygılarımla…

istak/ıvır zıvır…