Yarın cuma koskocaman bir hafta geride kaldı; ama bana sanki 1 ay geçmiş gibi geliyor.Pazartesi günü yapılan çılgın veda partisinin(!) ardından hızlı bir salıyla başladı poliklinik günleri.Bendeniz yine hematolojideyim ve itiraf etmeliyim ki çok şey öğrendim.Hastalarımın genel durumu servisteki kadar kötü değil.Hatta bazıları benden sağlıklı duruyor.Bu arada ne kadar çok Hodgkin Lenfoma (yani lenf kanseri) hastası varmış,insan işin içinde olmayınca farkında olmuyor...
En son sinemaya gideli sanırım 6 ayı geçti,Transformers felaketinin ( ki bendeniz çizgi filmine bayılırdım ve bu filmini de seveceğimi umuyordum.Ama o kötü seslendirme, işin doğrusu beni çok büyük hayal kırıklığına uğrattı.) izlerini yeni silinmişken (aslında benim evde yatarak film seyretmeyi çok daha fazla seviyor olmamın etkisi yok, bu izlerin bu kadar geç silinmesinde :D) bizimkileri kandırıp poliklinik bitiminde soluğu sinemeda aldık.İlk hedefimiz gittiğimiz alışveriş merkezindeki (gözünüzde çok büyük bir yer belirmesin,mütevazi bir yer.İçinde bir adet market,bir YKM mağazası,pastane,bowling ve oyun salonu,bir restaurant ve sinemanın olduğu bir yer.) restaurantta karnımızı doyurmaktı ve biletlerimizii aldıktan sonra 1 saat boş vaktimiz vardı.Hemen servis edilebilecek bir şeyler ısmarladık .Yemekler felaketti,servis kötüydü,fiyatlar bence o yemeklere göre (ki kumpir yedim) fahişti.Tabi doymadık,nasıl doyalım.Yorgunduk,çünkü tüm gün koşuşturmuş ve öğle yemeğinde bir şey yiyememiştik.Bu nedenlerle başka ne yiyebiliriz diye düşünmeye başladık hemen.Restauranta gelirken önünden geçtiğimiz pastaneye gitmeye karar verdik,hala 20 dakikamız vardı.Ve mutlu son.Son zamanalarda yemiş olduğum en güzel Browni pastayı yedim,herkes ısmarlamış olduğu şeylerden memnundu,doymuştuk ve artık film izleyebilirdik.
Filme karar vermemiz kolay olmamıştı.Herkes başka başka filmlere gitmek istediğini söyledi ,ben bastırdım,sonunda P.S I LOVE YOU( Not:Seni seviyorum) için aldık biletlerimizi.Diğer teklif edilen filmlerde gerçekten iddialıydı; ama ben, kaç zamandır bu filme gitmek istiyordum(yaşasın ben).Filmi çok sevdim,çok güldüm,mutlaka gidin ve izleyin.Hepimiz salondan mutlu mesut ayrıldık.Nedense ben tüm film boyunca Jeffrey Dean Morgan'a Javier Bardem deyip durdum ve bu konuda ısrar da ettim;ama bence çok benziyorlar.Hemen en romantik favori filmler listemde üst sıralara yerleştiğ,ni söylememe gerek yok.
Salono girerken, bu sıralar çok moda olan bardakta haşlanmış mısır olayını deneyelim istedik.Üzeri permesan peynirli,tereyağlı ve bence baharatlısı (üzerine acı sos istememiş olmama rağmen bizimkiler çok acı buldular :D) çok güzeldi.Pastaların üzerine iyi gitti.Elbette benim filmin ilerleyen sahnelerinde hafif midem bulandı ; çok karıştırdığım için .En yakın zamanda yapılacaklar listesinin başına diyete gir yazdım bile(annem söylemeden).Cumartesi-pazar yürüyüş yapılmaya da başlanacak.Aslında salı sabahı başlayacaktım; ama bu aralar Sivas yağmurlu ve ben sabahları pek bir suratsız hissediyorum kendimi.Hiç havamda değilim anlayacağınız bu sıralar sabahları.Kısacası yağmura itirazım yok, hem zaten pek dışarı çıkamıyorum hem de şu Su sorununa bir yararı olur.
Ne kadar çok insan doğmuş Nisan ayında. Bu hafta her gün bir arkadaşımın ve ya bir yakınımın doğum günüydü.Herkese nice sağlık ve mutluluk dolu yıllar diliyorum.
İçinizden geçirip keşke dediğiniz tüm dileklerinizin bu yeni yaşınızda gerçekleşmesini dilerim.Hepiniz yanaklarınızdan öpüyorum.
Bu arada gelecek hafta yani 12 Nisan 2008,cumartesi günü, benim için en önemli insanlardan biri olan '' Sevgili Ana Kraliçe'min Doğum Günü.Canım benim, gerekli uyarıyı aldım.Hey millet,lütfen gelecek hafta cumartesi gününe kimseye randevu vermeyin;çünkü bu çılgın kutlamayı kaçırmak istemeyeceksiniz :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder