Hayat akıp giderken ,günler kendine bir ritm tutturmuşken,her ne kadar hepsi birbirinin aynısı gibi gelse de her gün yeni bir şey ekliyor hala hamur kıvamındaki ruhumuza,bizse duvara başka bir çizik atıp bugünde bitti diye fark etmiyoruz değiştiğimizi.Ne kadar üzülmüş ve üzmüş olsak da,defalarca geçmişe bakıp vay be demişsek de, tüm bu başımıza gelenler değil midir bizi biz yapan.Peki!!!
İnsan sadece yaşadıklarından mı ders çıkarabilir,başkalarının yaşadıklarından bir kıssadan hisse oluşturamaz mı kendi payına ya da kendi başına gelenlerden inatla ders çıkaramamak ,aynı hataları tekrarlamak aptal sıfatı mı ekler ismimizin önüne?
Bunların hepsi bir yana başınıza gelenlerin bir başkasının başına gelmekte olduğunu hissedip acaba sonu bana mı benzer diye önyargılı bir şekilde o kişiyi uyarmak yanlış mıdır?Belki onun ki farklı olacak mı diyerek yaşayalım ve görelim felsefesine mi yönelmeli ve o müthiş fikirlerimizi ve abartılı cümlelerimizi kendimize mi saklmalıyız?Yoksa kalbinin kırılmaması için, süslü kutusunda muhafaza etmeye devam etmesini , kimselere göstermemesini mi sıkı sıkı aman ha diye tembih mi etmeliyiz?Birinin hayatına ne kadar yakınınız olsa da müdahale etme lüksüne ne kadar sahibiz,üzülmemesini istediğimiz için bile olsa...Peki bu durumda,hani yıllardır bırak benim adıma düşünüp kararlar vermeyi ben kendi kararlarımı verebilecek olgunluktayım dediğimiz o ateşli düşüncelerimizle çelişmemekte miyiz?
p.s:Canımın içi,ben haddim olmayarak yine de söylüyorum:seni üzen kim olursa olsun, çok ciddiyim ve şaka yapmadığımı bilirsin bu konularda,iki elim yakasında olacak..
Seni çok seviyorum her ne yaparsan yap...Bir sonraki görüşmemize kadar kendine dikkat et oralarda...
İnsan sadece yaşadıklarından mı ders çıkarabilir,başkalarının yaşadıklarından bir kıssadan hisse oluşturamaz mı kendi payına ya da kendi başına gelenlerden inatla ders çıkaramamak ,aynı hataları tekrarlamak aptal sıfatı mı ekler ismimizin önüne?
Bunların hepsi bir yana başınıza gelenlerin bir başkasının başına gelmekte olduğunu hissedip acaba sonu bana mı benzer diye önyargılı bir şekilde o kişiyi uyarmak yanlış mıdır?Belki onun ki farklı olacak mı diyerek yaşayalım ve görelim felsefesine mi yönelmeli ve o müthiş fikirlerimizi ve abartılı cümlelerimizi kendimize mi saklmalıyız?Yoksa kalbinin kırılmaması için, süslü kutusunda muhafaza etmeye devam etmesini , kimselere göstermemesini mi sıkı sıkı aman ha diye tembih mi etmeliyiz?Birinin hayatına ne kadar yakınınız olsa da müdahale etme lüksüne ne kadar sahibiz,üzülmemesini istediğimiz için bile olsa...Peki bu durumda,hani yıllardır bırak benim adıma düşünüp kararlar vermeyi ben kendi kararlarımı verebilecek olgunluktayım dediğimiz o ateşli düşüncelerimizle çelişmemekte miyiz?
p.s:Canımın içi,ben haddim olmayarak yine de söylüyorum:seni üzen kim olursa olsun, çok ciddiyim ve şaka yapmadığımı bilirsin bu konularda,iki elim yakasında olacak..
Seni çok seviyorum her ne yaparsan yap...Bir sonraki görüşmemize kadar kendine dikkat et oralarda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder