Sanırım artık bir kafein bağımlısı olduğumu anlamışsındır.
Çayı yıllarca içmesem aramam,hele ki bitki çaylarını ama kafein almadan da duramam.
Kafeine olan övgülerimi sıraladıktan sonra hava ve yol durumu hakkında bilgi vermek isterim.
Ankara Konya yolunda bu sabah, trafik rahat, akış olanca hızıyla devam ediyor. Araç sürücülerinin ıslak zemine dikkat etmelerini söyler ve iyi yolculuklar dileriz.
Şaka bir yana, Ankara 'da bir kaç gündür yağmur var, hani Ankara'nın nesi meşhur dendiği zaman ilk akla gelen Grisi , bugünlerde hakimiyetinin keyfini sürüyor. Ama bu bile neşesini kaçırmamalı
insanın.
Keyifli bir gün dilerim herkese...
Dinliyorum~Nat King Cole~ You're the cream in my coffee
Dip not:Ankara'nın Grisi adlı fotoğrafım geçen hafta cumartesi günü çekildi ama havanın geçtiğimiz cumartesinden pek farkı olmadığını ayrıca belirtmek isterim...
Günün öğleye vardığı , havanın hala tam olarak aydınlanmadığı sisli, puslu ve yağmurlu bir Ankara'dan günaydınlar...
Hala hastayım , ağzımdan , gözlerimden ateş fışkırıyor ,bununla birlikte sanki inşatta çimento torbası çekmişim gibi sırtım ağrıyor, günlerdir bazal seviyede enerji tüketip, uyku uyanıklık arasında yaşadığımdan gün -saat mefrumun da karıştı haliyle.
Saatlerce uyuyorum ama uyku depolanabilen bir şey olmadığından 10 saatte uyuyasam bütün enerjim yataktan , tv karşına devrilmeme müsade edecek kadar sürüyor.
Ayılmak için içtiğim kahveler ,ayılmamdan ziyade çarpıntıya neden oluyor.
Değil hava almak için sokağa çıkmak, yataktan dahi doğru düzgün çıkamadığımdan, uyanık zamanlarımda tek meşgalem internette haddinden fazla vakit geçirmek oluyor...
Sanırım hastalığın tek pozitif yönü , durmana neden olması; böylece daha çok düşünüyorsun.
Belki de fazla düşünmek de iyi değildir , yeniden düşündüm de.
Bu hasta günlerimin sanırım en güzel kazancı Kanadalı söz yazarı, şarkıcı Ron Sexsmith keşfetmiş olmam. Hani sütlü kahve - latte- kıvamındaki bu keşif benim önümüzdeki günlerdeki tek takıntım olabilir.Öte yandan , annemin yapıp gönderdiği yemek kolisini de kazanç listemin baş köşesine yazmazsam nankörlük etmiş olurum.Anlayacağın bu hastalık türküsünü bir süre daha devam ettirebilirim gibi duruyor, Sevgili Okuyucu.
Umarım keyifli bir gün geçirmektesindir...Ben hala hasta yatıyorum...Bunun dışında şimdilik her şey yolunda gibi...
Bugün sabahtan beri sosyal medyada bir video paylaşalıp duruyor , her izlediğimde tüylerim diken diken oluyor...Ben çok beğendim, seninle de paylaşmak istedim...
Hatırlamıyor musun,geçen sene Anadolu Efes Basketbol takımı ,Kerem Tunceri solistliğinde Duman grubunun Senden Daha Güzel parçasını taraftarları için seslendirmişti...
Ki hatırlarmayanlar için video aşağıda...
Ve bir yıl aradan sonra ,Anadolu Efes Basketbol takımı taraftarları bu jeste çok güzel bir süpriz ile karşılık vermiş ki, o video, bugün sosyal medyada tıklanma rekorları kırıyor...Bence tek kelimeyle harika olmuş ☺.
Anlatmam lazım.
Anlatmadan yaşayamam ben.
Defalarca yazıp sildim,bazı şeyler kelimelerime hapsolmamalı,iz bırakmadan kaybolup gitmelilerdi.
Ama hatırlamaya çalıştıkça unutan hafızam,aksine işliyordu.Ben unutmaya çalıştıkça daha derine kazınıyordu izleri hikayenin.
Anla işte, bazen insan bir yerde takılıp kalıyordu.İnsanlar yanımdan geçip gidiyordu,ben de onlarla yürüyordum,yürüdüğümü sanıyordum,sonra hiç bir yere varamadığımın farkına varıyordum sadece.Geçmiş dediğin şeyin hep hatırlatası vardı kendini olur olmaz zamanda.
Kısacası bir yol bulup kaldığım yerden devam edemiyordum.Ettiğini zannedip sadece daireler,irili ufaklı daireler çiziyordum.Noktayı o cümlenin sonuna yakıştıramıyordum ,hep noktalı virgüllerle bağlıyordum tüm yeni cümlelerimi ona.
Oysa nokta koyabilsem o cümlenin sonuna,belki daha güzel cümleler kurabilecektim.
Cumartesi günü bu kadar şen-şakrak bir Günaydın demiştim...Sen bugün görebildin,çünkü ben yazamayacak kadar çoskuluydum.
Bugün sabah ,cumartesi sabahının çoşkunluğundan eser yok ruh halimde...Bildiğin,pazar mahmurluğu var üzerimde,bir iki film izlerim,belki bir kitaba başlarım ya da bir arkadaşımla bir kahve içmek için buluşurum.
Hepsinden vazgeçip pijamalarımla yatağıma ,yastığıma geri dönerim.Şimdilik seçeneklerimden gerçekleştirme ihtimalimin en yüksek olanı sanırım sonuncusu...
Kollarımı açmıştım sana ve sen bana doğru koşuyordun.
Yeni hikayelerle geliyor gibiydik birbirimize.
Çünkü yıllar geçti aradan.
Umudu, hüznü ve değişen mevsimleri yaşadık.
Bambaşka iklimlerde bambaşka insanların olduk.
Bir bakışta, bir gülüşte ya da bir gece boyunca yaşamak istediğimiz ve
kimileyin bulduğumuzu sandığımız sevdaları yaşadık.
Ama ayrılık hep yaşanacaktı
ve sonuç ne olursa olsun hiçbir zaman bitmeyecek,
sonlanmayacaktı bir insana yolculuğumuz.
Bu fotoğrafı çekerken tam bu sahneden esinlenmiştim...
Casablanca'nın unutulmaz repliği Play it Sam kadar daha bir çok repliği ile hafızalarda yer edinen,aslında tüm filmin ABD'de bir studyoda geçmesine rağmen oyuncuları Humphrey Bogart ve Ingrid Bergman'ın bile beklemediği kadar başarı kazanan ve blog sahibesi mutsuz sonlardan hiç hazzetmese de defalarca izlediği film üzerine bu ahir ömrüne bir kaç kelam etmeden devam etseydi olmazdı...
Sabahın dördünde , hasta ve uyanık yazar Ilsa'nin Sam'den çalmasını istedigi parçayı yani As time goes by'ı Frank Sinitra'dan dinliyor...
Beni tanıdığını zannedenler aslında hakkımda ne bilirler..
Doğduğumuz andan ölene kadar hayatımız sürekli bir yolculuktur. Manzara değişir, insanlar değişir, ihtiyaçlar değişir, ama tren hep ileri gider. Hayat bir trendir. Tren istasyonu değil.
Okuyorum...
Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna adlı kitabını itiraf ediyorum ki ilk defa okuyorum.Show yapıp kitabı yeniden elime aldım, en favori kitabımdır ,hep başucumda durur diyemeyeceğim malesef ama şu anda sevdiğimi söyleyebilirim.
İzledim...
Oscar adaylarını izlemeye devam ediyorum, en son Wreck-it Ralph(Oyunbozan Ralph) izledim.Her ne kadar Tim Burton'ın ellerinden çıkma Frankenweenie'den çok hoşlanmış olsam da animasyon dalında Oscarı hala Brave'in (Cesur) alacağını düşünüyorum.
Bu postu nasıl yazdığımı videoya kaydedip internete yüklesem eminim izlenme rekorları kırar.İki ayağım bir pabuca girdi resmen, bir daha bugünün işini yarına bırakmayacağıma and içerim...
Güzel bir buluşma organizasyonumuz var bugün , bu akşam Ankara'da yaşayan ve Ankara'da bulunan momiji koleksiyonerleri bir araya geleceğiz☺. Kulağına komik gibi geliyor öyle değil mi? Ama bildiğin gibi değil çok heyecanlıyım ☺☺.Şimdi acele dışarı çıkmalıyım.
Herkese keyifli bir gün dilerim...
Dinliyorum~Hindi Zahra~Beutiful Tango
Edit:Saat2 suları , sabahtan beri sokaktayım...Sinirden gerildim, güne bu kadar pozitif başlayıp nasıl bu hale geldim!Taksicinin kan donduran yavaşlığının üstüne ,bir afra bir tafra randevu veren güzellik salonlarının randevu saatine hiç bir zaman uymayan ama sen 1dk. geç kalsan çen çen eden personelleri eklenince işler bugün sarktı da sarktı...O zaman biraz gevşemek adına gün arası kahve molası alıyorum:)).Ne demişler battı balık yan gider.
Haftanın önemi itibariyle dört yanımız kalp, kalp , kırmızı ve pembe pembe ,fuşya tonları,oyuncak ayılar, romantik şarkılar...
Yani ben de atmosfere uyuyorum, bir seveni olmayanları, sevip de söyleyemeyenleri dışlıyorum ve hemen Laylayloom benim de bir sevgilim var diye bağıra çağıra şarkılar söyleyerek sokaklarda , caddelerde,bahçelerde dolaşıyorum...
Sokakta öyle dolaşan biri görürseniz muhtemelen benimdir...
Tamam, sakin ol, sadece şaka yapıyorum..Elbette bunların hiç biri gerçek değil, sakin ol lütfen.
Sevgiler gününü atlattık mı gerisi kolay...
Romantikliğe 1 km. yakın olmayan ben , öyle ortamlarda da zaten hemen bir muzurluk yaparım.
Sevip de kavuşamayanların halinden de anlarım.
Savunmamı yaptıktan sonra zorla dayatılmış bu günü kutlayacak olanları kınamaz, kutlamayacak olanları yadırgamaz , bunların tümü komplo,amaçları sadece tüketimi arttırmak diye polemiklere girmez, yoluma devam ederim.
Yani her kadın gibi alış verişin her türlüsü makbülümdür ve gelecek hediyeler istemem yan cebime koy şeklinde kabülümdür.
Böyle kafiyeli yazmak yeni huyumdur☺☺..
Lüzumdan fazla sakil hale gelen bu post için özür diler,aslında çok ciddi konular yazmak için posta başladığımı belirtmek isterim.
Öte yandan güneşli havalar var, kıskanın dostlar diye diye sonunda yağmur, çamur Ankara'ya geri döndü...
Kısacası bu havada yapılacak en güzel şey , ayaklarını uzatıp film seyretmek yani eğer çalışmıyorsan...
Umarım her şey senin için de yolundadır...
Mutlu haftalar ve keyifli pazartesiler...
Dinliyorum~ 2013 en iyi animasyon filmi dalında Oscar'a aday olan ve izlediklerim içinde ödülü alacağını düşündüğüm Brave'in soundtrack albümünden Julie Fowlis'in seslendirdiği Touch the Sky
Mutlu pazarlar!
Güneşli günlerin hakimiyetini olanca güzelliğiyle sürdürmeye devam ettiği Ankara'dan günaydınlar efendim.
Zaman yönetimi kabiliyetini yitirdiğimden 24 saat yetmez oldu.
Eskiden plan program delisi , günlük yapılacaklar listeleri oluşturan ben,şimdiler de markete giderken bile bir alışveriş listesi oluşturmuyorum.
Haliyle kafam biraz karışıksa ve ya o gün uykusuzsam şaşkoloz gibi oluyorum...Yine aynı sebepten mütevellit günler ne çabuk geçiyor diye devamlı aynı şeyleri söyleyip duruyorum.
Aslına bakarsan kendi içimde istikrarlı bile sayılırım, bir şeye taktım mı tam takıyorum.
Bu Günaydın fotoğrafları çekme işinden vazgeçer gibiyim... Yani her gün sabah daha güzel değişik ne yapabilirim diye uğraşıyorum , hatta bazen stres yapıyorum.Çünkü hiç bir fotoğrafı tasarlanmıyor , hepsi uyandığımdaki moduma göre o sabah çekiliyor hatta bir çoğunu sabah kahvaltımsı masamdan çekiyorum ...Lakin şunu da düşünmeden edemiyorum kime ne!!! benim yaptığım bu işten ...Anlayacağın motivasyonumu yitirdiğim günlerdeyim ve pofurdanmaya başladım ...Arada ses verirsen gerçekten sevinirim...
Umarım her şey ,senin için yolundadır...
Mutlu pazarlar dilerim!
Dinliyorum~Jon Brion~Norman's Walk ( 2013Oscar Adayı ParaNorman adlı animasyon filminin soundtrack albümünden☺)
Sabahın köründen beri bir telaş bir telaş... Ama inan boş bir telaş... Yani telaş yapacak durum yok ama benim kafam sanırım fazla karışık ondan oluyor bu karmaşıklık...Ama şu an her şey yolunda ...Sonunda cuma günü geldi çattı...Bu aşırı sevinç halinin sebebi,ev halkının haneye dönüş yapmalarından mütevellit yoksa biliyorsun bana bu aralar her gün tatil, deliye her gün bayram der gibi...
Ders çalışma hallerine yeniden dönüş yaptığımdan beri erkenden yazamıyorum lakin Günaydın Fotoğraflarını aksatmadan çekiyorum,ama postlar şekerleme saatlerine sarkıyor...
Ankara'da havalar bahardan kalma günleri aratmadığından beridir, bir arpa boyu mesafedeki çalışma salonuna bir şarkıyı bas-geri sar şeklinde sallana sallana gider oldum...Hatta sırf müzik dinlemek daha güzel geldiği için o yolu yürüyor bile olabilirim.
Önceki sınavlara göre konsantrasyonum daha düşük yani baksana özet demek için bile saatler verebiliyorum....
Umarım her şey senin içinde yolundadır...
İyi akşamüstleri...
Dinliyorum~Karen O~Strange Love....~En iyi animasyon dalında 2013 Oscar adayı Frankenweenie'nin soundtrack albümünden ...Tim Burton'ın yönettiği bu animasyon filmini eminim artık imzası haline gelmiş karakterleri nedeniyle ilk kareden itibaren hemen kime ait olduğunu anlayacaksınızdır)
Güzel haberler beklediğimiz, kredi kesim tarihini atlattığımız, bütün bir pazartesiyi uyuyarak geçirdiğimiz, sevenlerimizin azaldığı, gıcık olanların sayısının artığı, hala ağzımızın olanca büyüklüğüyle açılmasına neden olan palavralar duyduğumuz bir günden Merhaba, sayın okuyucu!
Umarım neşen yerinde, keyfin gıcırındadır!
Sınav tarihinin ne kadar yaklaştığının kafama dank ettiği şu dakikalarda masamın hali budur... Yani yanlış anlaşılmasın nöroanatomi çalışıyorum, çok ağır bir dersttir kendisi ...
Renkler ve şekiller her daim hafızayı canlı tutar yoksa başka bir amacı yok o çizimlerin!
Herkese keyifli bir gün diler, dersime defterime dönerim!
Bildiğin öforik haldeyim, bugün beni mazur görün aslında iyi biriyim..
Dinliyorum~Adele~Skyfall( sizce en iyi müzik ve en iyi parça Oscarının sahibi olabilir mi?)
Şairin dediği gibi ,beni bu güzel havalar mahvetti, böyle bir havada memuriyetten istifa ettmiştim ...
Yine bu güzel havalara kanıp dün montsuz, hırkasız saatlerce teras keyfi yaptım...Sonuç,bugün dikey konuma geçemiyorum ve yapmam gereken bir sürü iş güç var, yine o teras keyfi nedeniyle iptal edilen...Sabahtan beri bir ümit nane, limon kaynatıp , Türk magazin sektörüne battaniye altından katkı sağlıyorum...Umarım yaptıklarım hem gribimi düzeltir hem programın reytinglerini arttırır.Tabi şöyle bir şey var , daha önce hastalandığımda da defalarca söylediğim, terzi kendi söküğü dikemez, bir de iğneden çok korkar...
Sağlıcakla kalın!
Up , izlediğimden günden beri en sevdiğim animasyon filmi...Ellie ve Bay Carl'ın bu çok sevimli çizimini instagramda görüp çok beğendim... Paylaşan kişinin ismi yazıyor ,çizim paylaşan kişiyemi ait yoksa o da kopyala yapıştır mı yaptı bilemeyeceğim ama kim çizmişse eline sağlık, ben çok sevdim...
O zaman bugünkü dinliyorum parçası Up filminden sahnelerle güzelleştirilmiş bir kliple olsun...
Hayata hangi filtreyle bakıyorsun bu sabah...Siyah Beyaz mı?
Çok net bir çizgin mi var?
Yoksa clear mi? Her şey olduğundan daha mı parlak renklerle görünüyor gözüne?
Ben her zamanki nostalji modundayım...Unutamayacak kadar canlı, dokunamayacak kadar sepya...
Mutlu bir hafta dilerim...
Dip Not:Düşünceleri sadece başkalarını taklit etmekten öteye gidemeyenelr kendilerini kandırmaktan öteye gidemezler. Blog sahibesi. Kopyala yapıştır tarzı durumlarda her türlü hukuki işleme başvurmaktan çekinmeyeceğini bildiren bir uyarıdır...
Dinliyorum~Mika~ Elle Me Dit
Dibin dibi not:Şarkının sözleri çok şaçma lakin müziği neşelendiriyor insanı...
Fotoğrafda gördüğünüz resimsi şey, benim elimde sündükçe sünmeye devam eden paket kağıdı amacını çoktan aşmış çalışmam.Yarın , bu paket kağıdını hediye edeceğim ve hali hazırda biten bir şey olmadığı gibi , şu an için gidişatını çok beğendiğimi de söyleyemeyeceğim.
Planladığımız her şeyi tamamlayabildiğimiz bir gün olmasını dilerim.
Oysa hazırlıkta en büyük eğlencelerimizden biriydi.
Derste sıranın altından bile oynardık.
Sanırım bu sebepten mütevellit ben hale bazı çekimleri bilmem İngilizcede.
Yapmayınca unutulan her şey gibi bu parmak oyununun yapımındaki bazı trik noktalarını unutmuşum.
İlk denememde ancak bu kadar yapabildim...
Ev ahalisi de olmayınca figuran da bulamadım, fotoğraflar çok istediğim gibi olmadı.
Ankara'da bugün hava çok güzel...Hem de uzun yürüyüşler yapabileceğimiz kadar güzel.
Umarım orada da hava güzeldir ve sen de mutlu bir güne uyanmışsındır...
Keyifi bol bir cumartesi günü dilerim.
Dinliyorum~Buena Vista Social Club~El Cuerto de Tula
"Every human being is a collection of selves... life is the combination of good luck, andbad luck... and every life is both ordinary... and extraordinary..."
Kahvaltı süresi reklam arası kadar olan benim , yine bir kahvaltı esnasında yaşlı bir adamın, her biri bence bir bölüme tekabül edeceğini düşündüğüm fotoğraf çerçevelerinden oluşan duvarın önünde yaptığı 2 cümlelik konuşma ruhumu gıdıkladı. Dizi güzel midir, yeni mi başlayacak yoksa hali hazırda bir dizi midir bilemiyorum.Türk dizileri arasından sıyrılır da reyting alır mı onu da bilmiyorum,önümüzdeki yıllarda coverını izler miyiz bunu hiç bilmiyorum.Lakin fragmanı izlediğin dizinin adı Any human heart olduğunu, UniversalChannelda izleyebileceğini ve fragmanı ile beni etkilediğini net olarak söyleyebilirim...
Dün akşam itibariyle bir instagram yarışması daha sonuçlandı ve benim payıma da bir ödül düştüğünü görünce gerçekten çok şaşırdım ve bir o kadar sevindim☺☺☺.Belki sen de instagramda bir yerlerdesindir ve bir gün karşılaşırız.O zaman lütfen merhaba demekten çekinme.
Bir de şimdilik bu instagram logosu ekleme düşüncesinden vazgeçtim...Sanırım bir süre daha kafanda yarattığın yüz olarak kalarak büyüyü bozmamak daha iyi olacak.
Umarım işler senin içinde yolundadır.
Keyifli günler.
Dinliyorum~Josh Ritter~Love is making its way back home