Welcome to Venice !! STATION ST.LUCIA'nin kapisindan cikinca elbette boyle bir yazi karsilaşmiyorsunuz ;cunku Venedikliler pek konuksever degiller(ama yukarıda gördüğünüz ve bir örneğine Roma'daki PaNTHEON'a benzetilmiş olan San Sieone Picola Kilisesi karşılıyor.).Inanin bunu 100mt sonra kolaylikla fark etmeye basliyorsunuz ama tren garindan cikinca agziniz hala Istanbul'u ilk kez gormussunuz gibi saskinliktan acik kaldigi icin henuz yorum yapmiyorsunuz.Tek dusundugunuz sey ,evet gercekten de Adriyatik bu sehri kolarinin arasina almis ve evet,soylendigi gibi bu sehir her an yok olabilir ...Bence dünyada görmeyege deyecek şehirlerden...Hadi turumuza baslayalim.
Burada gittgimiz sehirlerde tur rehberi benim,grupla beraber karar veriyoruz ama gidilmesi gerekli yerler benim tarafindan belirleniyor genellikle :)).Efendim,Padova Venedik arasi 30 dk. VE Ben hayatimda 2 kez Venedige gittim;HEM DE 12 SAAT ARAYLA :)).
Venedik inanilmaz pahali bir sehir ;nasil olmasin ki çöpünüz bile motorlarla tasiniyor ve bu işlem icin para vermek zorundasiniz.Venediklere bile pahali gelen bir sehir.Bu yuzden biz sirt cantlarimiza sandiviçlerimizi koyup yola ciktik.Size de suyunuzu ve sandavicinizi yaniniza almanizi tavsiye ederim.Venedikte kalmak yerine Padova'da kalmaniz gercekten daha hesapli olacak.Biletler sadece 2.99 £ :))
Sokaklari labirent gibi olan bu şehrin kapıları suya açılıyor ve polis arabası değil de polis motoru diyorsunuz :))Ben en çok iki ev arasına gerilmiş camaşır iplerini görünce epey düşündüm.Düşünsenize çamaşırı yıkadınız,en sevdiğiniz tişörtünüz,elinizden düştü,ne yapacaksınız???
Bu sehirde sakin tren garindan harita almaya kalmayin para ödemiş olursunuz ve ayırca faydasiz bir caba olur. Yolunuzu ki San Marco meydanıdır genelde.Okları takip ederek
bulabilirsiniz.Tren garından çıkın
bulabilirsiniz.Tren garından çıkın
karşınıza ilk çıkan köprüyle karşıya geçin ve karşınıza çıkan sokağı taki edin ilk atacık aradn sola dönün ve işte oklar başlıyor.Kolay gelsin....
Son Marco yolunda doğru adımlarla ilerlediğinizi Kalabalık bir pazarı görünce anlarsınız...Bu pazar aynı zamanda yanda gördüğünüz Ponte di Rialto (Railto köprüsü) ile devam edersiniz.İtalyanlar ,İtalyadaki tek gerçek Murona Kristalini kuşku duymadan Venedikten alabileceğinizi söylüyor ve tabi masklar.Hediyelerinizi almak içiniyi bir mekan,burada durup Rialto Köprüsünden Venedik şehrine bakın....Yoluna devam ,okları izliyoruz hala ve karşınızda San Marco Meydanı ve inanılmaz bir kalabalık.Biz vardığımızda Bazilika2da bir de düğün vardı.İtalya demek beklemek demek dedim ya.Bunu Venedikte trenden indikten hemen öğrenmeye başlıyorsunuz:Harita için,dönüş bileti için,San Marco2ya vaporette ile gitmek için,San Marco'ya girebilmek için...Biz baktık ki sıranın sonu yok ,1 nolu vaporettelere binerek Canal Grande(yani Büyük kanal efenim )turu yaptık ama öncesinde Son Bakış,Ahlar Köprüsü denen Ponte di Sigh'nı dışardak bakıp her turist gibi bol bol fotomuzu çektik.Nasılsa ertesi gün tekrar gelecektik ya.Nitekim ertesin erken gelmemize rağmen yine epey bekledik,ücretsiz denilen Bazilika pek ücretsiz değil,içerde her bir köşenin başına bir bilet gişesi koymuşlar,için açıkcası ne ben ne arkadaşım 2 gün beklediğimize değmediğini düşündük...Bazilikanın dışı içinden daha ihtişamlı .(Tam tepesindeki dört altın atın aslı içerde ;ama biliyoruz ki onlar çalıntı,Efendim Venedikler Ayasofya'dan bu altın altları çalmışlar.).Biz teras için 4 euro istenince cimrilik yapıp gerisin geri aşağı döndük. İlk gün demiş olduğum gibi San Marco'dan 1 nolu vaporetteye binip Grand Kanalı gezdik,tüm kanalı gezip tekrar San Marco'da inebilirsiniz,biz öyle yaptık,yaklaşık 1,30 saat sürüyor :))
Efendim,pazar gününe Academia Museum'u gezerek başladık.Bu müzede sırf Avrupra Birliği üyesi değiliz diye tam 2 katı para ödedim öğrenci olmama rağmen.Ama Bellinin Pieta'sını ve Paolo Veronese'nin Feast in The Levi's House adlı muazzam eserini ve önemli tablo ilginizi çekiyorsa şiddetle tavsiye edilir(Eleştiri İspanya'da pazar günleri Ayrım yapılmaksınız tüm Müzeler ücretsiz canlarım ve daha çok eseri Madrid'deki müzelerde daha populer şanatçıların eserlerini görebilirsiniz.Hani bu eleştirimi İtalyanlar takar mı şüpheli :) )
Pazar günü Venedik'te bol bol yağmura yakalandık.Efendim, ben o yağmurun altında koşarak sıra bozulmasından yararlanarak Palazzo Ducale'yi ziyaret etmeye karar verdim.Bilet gişesindeki kadın öğrenci olduğuma inanmadı,sonra yine aynı muamele : Avrupa Birliği sorunu ...İnat ettim ya tam bilet alıp, dünyanın parasını dökerek, girdim içeriye.İnanın San Marco'dan güzel.Efendim,bu Düklerin yaşadığı saray adından da anlayacağınız gibi.Venedikte mahkemeler bu sarayda yapılırmış sonra mahkumlar yukarıda bahsettiğim ve resmini gördüğünüz köprüden geçerek hapishaneye giderlermiş.İşte Venediği,gökyüzünü,sevdiklerini de en son oradan geçerken görür ah çekerlermiş.Adı da zaten buradan geliyor.
Palazzo Ducale ziayretiniz sırasında mahkeme salonundan hapishanelere giden yoluda gezeyiyorsun ve elbette Ahlar Köprüsünden de geçiyorsunuz.İşte o köprüden bakınca görünenler...İnsan son kez gökyüzüne bakıyormuş gibi bakınca daha bir garip geliyor durum.
P.s:2.kısımla pek yakında yeniden yayında.Özleyin beni anacım :))
Palazzo Ducale ziayretiniz sırasında mahkeme salonundan hapishanelere giden yoluda gezeyiyorsun ve elbette Ahlar Köprüsünden de geçiyorsunuz.İşte o köprüden bakınca görünenler...İnsan son kez gökyüzüne bakıyormuş gibi bakınca daha bir garip geliyor durum.
P.s:2.kısımla pek yakında yeniden yayında.Özleyin beni anacım :))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder