things getting worse before getting better...

28 Eylül 2008 Pazar

Yol Yorgunu

Çok özledim içimi dökmeyi ben kelimelerimle.Bir ton anlatılacak şey var ,bir o kadar da uykum.8 saattir Yozgat'tan eve dönüş yolundayım.Malum bir haftadır devlet memuruyum ben 657'ye tabi.Ve diğer memurlar gibi Bayram tatili bu yolculuğun sebebi.Değişti benim hayatım bir haftada,ben de değişiyorum sanırım.Büyüyor olabilirim.
Yeni insanlar girdi hayatıma(yeni sezonda bambaşka oyuncularla devam eden diziler gibi).Kaşem oldu önce üstünde benim adım yazılı.Adımın önünde ''doktor'' ünvanı.Garipsedim başta, otel odasında denedim kitapların ,gazetenin üstünde.Hastalarımın karşına çıktım sonra,danışacağım bir asistan abla/abi olmaksızın.Sözlüye girecek gibi heyecanlıydım ve sonra ''Doktor Hanım şöyle güçlü bişey yaz da geçsin şu ağrılarım'' dediler.
Alışıyorum Doktor hanım lafına sanırım:))

25 Eylül 2008 Perşembe

Cimcime

Merhaba.
Blogu takip edenler yazı karakterinin değişmesinin nedenini düşünebilirler;blog yöneticisinin bana sağladığı küçük bir ayrıcalık.Bu davranışı için şimdiden O'na bolca teşekkürler.Perşembe sabahına kadar birşeyler yazacağıma söz verdim. Dışarıdan bakınca nasıl da kolay görünüyor buraya yazmak,oysa gerektiğinden daha da zor olduğunu söyleyebilirim. Blog sahibesi,bu yazıları yazdığında sadece okuyup geçenler için söylüyorum;büyük emek. Bahsedebileceğim yüzlerce konu var ama aklıma hiçbir şey gelmiyor.Genellikle bu gibi durumlarda haydi o zaman Blog sahibinden bahsedeyim denilir ve söze'O,bir melek 'diyerek başlanır.Bunlardan söz etmeyeceğim onun böyle bir tescile ihtiyacı yok.Bir anımızı sizlerle paylaşmak istiyorum;yaklaşık 2 sene önce intaniye stajı alırken(bizim okulun en zor 5. sınıf stajıdır)öğle aralarını sınıfta geçiriyordum oysaki genellikle dış kantinde sigara ve çayla o uzun 90 dakikayı bitiririm.Yine böyle bir öğle arasında sınıfa girdi, ders çalışmak istiyordu, bense her zamanki sululuğumla onu baltalıyordum,yerinden kalktı ve bana çalışmak istemesi ile ilgili bir nutuk attı,ben de ona aşağıda, kütüphanede çalışabileceğini söyledim.Kızdı ve kalkıp gitti.Bizse sınıfta kalıp gülmeye devam ettik.Stajın sonunda yapılan sınavda o, direk geçmişti ben ve sınıftaki diğer arkadaşlarımsa direk kalanlardık .Benim için O, hep en iyiyi düşünen ve en iyiyi başarandır. Hayatım boyunca onun gibi olmak istiyorum dediğiniz tipler vardır ya İdil benim hayatım boyunca olmak istediğim kişidir. Onu her zaman seveceğim, niteliği değişse bile niceliği hiçbir zaman değişmeyecek.......Yüzünden gülücükler eksik olmasın cimcimeee...

7 Eylül 2008 Pazar

DipNoT



Özel hayatımın inişli çıkışlı grafiğini yansıtmak hiç hoşuma gitmese de ,o da benim hayatımın bir parçası DEĞİL Mİ?


Sevginin ,aşkın bir ilişkiyi yürütmeye yetmediğini yaşayarak gördüm,denedik ,yanıldık.Bilmek yetmiyor?


Zıt kutuplar birbirini gerçekten çekiyor,tecrübeyle sabit...Hem öyle şiddetli çekiyor ki,çarpıyorsunuz birbirinize.İlk yarayı da o esnada alıyorsunuz ama ;aşk denilen analjezik narkotik ajan intravenöz verildiği için, siz çoktan bulutların üstünde oluyorsunuz çarpışma anında.O beni prenses,peri sanıyor diyerek dolaşıp kendinizi gerçekten melekmiş,prensesmiş gibi hissediyorsunuz,etrafınızdakilerinin uyarılarını,yorumlarını kulak arkası ediyorsunuz.Çünkü aşıksınız.Nasılsa en başında verilmiş sözler var.Ve söz dediğin yiğidin namusudur ya.Kanda yüksek mertlik seviyesi bulunan bireyler işte bu söz,namus denklemiyle yola çıkıyor.Ortada buluşalım diye.Seni ben böyle sevdim,meleğim,prensesim,seni pamuklara sarıp sarmalarım diye başlanan bir ilişki...Yolun ortasına geldiğinizde ,karşıda kimse olmayınca önce şaşırıyorsunuz,beklemeye başlıyorsunuz,sonra sıkılıp söylenmeye.Yolun orta noktasından biraz daha ileri görürüm diye yürüyorsunuz ,karşıdan gelen var mı diye yükseliyorsun parmaklarının ucunda?Geleni görebilenler şanslı gruptan.Ben şimdi geldiğim noktaya geri dönebilir miyim diye düşünüyorum.

Aşk

A=asimilasyon(birbirini sindirmeye,kendine benzetmeye çalışıyorsun ilk aşamada.Bu evrede orta kıvamı bulanlar,sonsusuzluk moduna geçebiliyor yoksa..)

Ş=Şaşırma(assimile ettiğin kişinin ,aşık olduğun kişi olmadığını fark ediyorsun,Ben seni sevdiğimde böyle değildin,çok değiştin demeye başlıyor.Bu evrede yeni kişiye alışıp yolunuza devam edebiliyorsunuz ;fakat daha çok...)

K= Kaçma( Bu evrede bir suçlu aranıyor ki ,ben bu işin kısır döngü olduğunu düşünüyorum.Değişen ,sevdiği için katlanıyor bu işe, sonra değişmesini isteyenin, artık kendisini sevmediğine...Bu aşama,benimTECRÜBELERİMİ aşıyor...En çok bu aşamada üzülüyor,acılara boğuluyor sanırım insan ama...)

Post-aşk: Böyle bir aşama var mı?Acının dindiği ve sevginin şiddetinin azaldığı.Arkadaş olarak kalabildiğiniz.Adrenalinizin normal düzeylerde seyrettiği...Hani isminin geçtiği yerde kalp atışlarının normal seyretmesi gibi şeylerin mümkün OLABİLDİĞİ?

Çok çok sonra: Yeni bir aşk bulunur mu?

P.S:gelecek haftasonu TUS denen başka bir 3 harfli sorunum olduğu için,bir süre yazamayabilirim.Gerçi ben sadece ingilizce sınavını geçmiş olarak dönebilmeyi diliyorum.HERKESE İYİ HAFTALAR...


2 Eylül 2008 Salı

Orda Bir Köy VaR Uzaaakkta!!!


Hayatımın akışında,planlarımda o kadar hızlı değişikler oluyor ki..Ben henüz birine alışamamışken yenisiyle yer değiştiriyor gündemim...
Ben gidiyorum,bir yerde vatani hizmet olan Mecburi Hizmetime...Geçen hafta atama kuralarına katılmak için günübirlik gidip geldim Ankara'ya..Hayırlı haberlerle dönmek umuduyla bindim uçağa...Gergin miydim bilmiyorum,heyecanlı olmadığımı hatırlıyorum.Kura salonunda yerimizi alıp noter huzurunda yapılan yerleştirmeleri izlemeye başladık.1 saat 2o dk. sonunda benim yapmış olduğum 5 tercihe de benim dışımdaki kişiler yerleştirilmişti.İşte o dakikadan sonrası bana hayal gibi geldi.Hani yaşananlara uzaktan baktığınız ama hayatla bağınızın otonomik davranışlarla devam ettiği bir ruh hali içinde.Sonra tüm tercihlerin yerleştirmeleri yapıldıktan sonra geriye kimsenin tercih etmediği yerlere,tercihlerine yerleştirilemeyenerin eşleşetirildiği genel kuraya sıra geldi...(Ben genel kuraya katılıp katılmayacağımdan emin değildim;çünkü tercihlerimizi yaparken genel kuraya katılmak isteyip istemediğimize dair bir soru sorulmuştu ve ben,üst dönemlerimin tavsiyesiyle, istemiyorum seçeneğini işaretlemiştim.Anlayacağınız incelik yapıp soruyorlar ama cevabı önemli değil.Bu durum bana,bazen birileri uzaktan tanıdığınız ya da yeni tanıştıınız birinin size halinizi hatrınızı sorması gibi geldi.Cevabını asla dinlemezler,sizde dinlemediklerini bildiğiniz için ruh halinizi önemsemeden iyiyim teşekkürler der cevabı geçiştirirsiniz.)Yani ben eklemişler midir diye düşünürken, genel kura sırasında üçüncü il Yozgat olarak belirdi ekranda,elimi sıkan bir el SANA gelir diye temennilerde bulunurken...Yozgat'ın yanında Benim adım belirdi ekranda:)) Şaşırdım kaldım,sonra gün boyu şaşkın bir halde dolandım durudum,akşam otobüs saatine kadar ...Sonra birden dank etti kafama..Yine yollara düşüyorum...Yozgat yollarına...Ordabir köy var uzakta?İçimde Türkan Şoray'ın öğretmen karakteri kaçmış gibiyim.Kendimi hayal ediyorum ,elimde bavulum,içimde sağlık hizmeti götürme aşkıyla tıngır mıngır bir köy minibüsünde heyecanlı bir genç kız,yani ben ...Belki şu ağa dizilerinin etkisiyle ,oralarda bir de ağa buluverirmişim :))
Şaka bir yana şimdi ben, 1 yıldır doktoru olmayan Yozgat'ın bir köyüne gidiyorum.O kadar tuhafıma gidiyor ki bu durum ...Ben küçük doktor, tek başıma bir Sağlık Ocağının başı olacağım,bir yerde Başhekim oldum yani.
Umarım herşey yolunda gider.İtiraf ediyorum DELİ GİBİ KORKUYORUM,hani her şeyin üstesinden gelirim diyen ben KORKUYORUM.
Yozgat yollarına düşmeme henüz var ama önce Yazlığımızın bulunduğu yerin Sağlık Ocağında birkaç gün staj yapacağım...Umarım hayat güzel yüzünü esirgemez benden ve benim gibi taze hekimlerden.
P.s:Bu arada Herkese Hayırlı Ramazanlar!