things getting worse before getting better...

20 Mart 2009 Cuma

Sondan bir sonraki yazı :D

Bazen şarkı dinlerken bu sözleri ben yazmalıydım ya da besteci beni düşünmüş de kaleme almış diyorum ki; bu kelamları bugünler de daha bir sık söylemeye başladım.Karnımda sanki bir kuş var;sürekli pır pır ediyor.Umarım herşey yolunda gider.
2 saat sonra yola çıkıyorum ve tüm sezon onca dua etmeme rağmen kar tam ben yola çıkacağım gün yağmaya başladı ve sonuçta  Yozgat-Ankara yolu buzlanmış dün gece öğrendiğim kadarıyla.Bütün programımı değiştirmek zorunda kaldım.Kazasız belasız arabayı Ankara'ya getirirsem bundan sonrası iş değil,Fizana bile gidecek kudreti bile bulabilirim damarlarımda akan kanda :D.
P.s:Herkese çok güzel,muhteşem,sağlık,aşk, başarı dolu 23 gün dilerim...Lütfen dua edin :D

18 Mart 2009 Çarşamba

VE yazar gider...

Ve blogun sahibi uzun bir sesizlik dönemi giriyor,girmek zorunda.Tıpta Uzmanlık sınavına 24 gün var şu anda (12 şubat 2009,pazar öğleden sonra kaderle yüzleşecek bir kez daha) ve cuma sabahından itibaren kampa giriyor.Umarım 13 nisan sabahı ,mutlu bir suratla yazarım yeniden bu sayfaya.(Hani kazanmasam dünyanın sonu değil elbette bunu adım gibi biliyorum; ama daha uzun süre burada kalırsam sanki hiç gidemeyecekmişim ve daha çok bağlanacakmışım hissi giderek artıyor içimde).
Gerim gerim gerginim.Bir tek tane konum bitmedi,hiç birşey bilmiyorum,kısacası eteklerim tutuşmuş durumda.Klasik pre-sınav sendromundayım.Ve son 2 gündür zaman zaman ümitsizlik moduna dalıp çıkmaya başladım,tamam bitti diyorum artık eylüle kısmetse tribine giriyorum.İşin aslı ben deli gibi istiyorum bu sınavda başarılı olabilmeyi, benim gibi nisanda tus'a girecek olan herkesciklerle benzer duygular içinde.
Sağlık Ocağındaki işleri yetiştiremedim tam olarak.Porter muayenesi bindi,kırım kongo için yapılan ev ev  dolanarak verilmesi gereken eğitimin yanısıra.Benden önceki doktor resmen yatmış adam.Artık açıkça söylüyorum yani hiç bi iş yapmamış.Yatmış bir güzel,üstüne bir de para vermişler bu adama,hasta hadi sana  muayene olmaya gelmedi, onu anladık ama  sen nasıl porter muayenesi yapmazsın ,bir amir olarak sorumluluklarını  yerine getirmesin.7 aydır adamın enkazından bina çıkmaya çalışıyorum.Utanıyorum bazı mslektaşlarımdan resmen var bu adam gibi üç-beş tip daha.Esnaflık yap kardeşim,internet kafe aç,bir ilacın ürün müdürü ol, ev hanımlığı yap ağır geliyorsa;ama doktorluk yapacaksan tam yap.Günü kurtarma çabası içinde olan aylak ve yalaka insanlardan nefret ediyorum.Esnafların bazısının 2000 yılından beri muayenesi yapılmamış.Deli olmamak içten değil.Tehdit, hır- gür esnafların biri hariç hepsini muayenelerini tamamladım dün akşamüstü.Gelmeyen  bir kişiyi de tüm uyarılara ve ihtarlara rağmen gelmemesi üzerine İlçe çevre sağlığa havale ettim.Bu adamın zaten sülalesi cins.Oğullarından biri gıyabımda, biz doktor hanımla ortak ecza deposu açacağız diyormuş sağa sola.Be adam, ben salak mıyım da (sonunda ağzımı da bozdurdun yani) şimdiye kadar açmadım,Açsam niye senle açayım,Allah'ım şu sınav geçsin yoksa ben katil olacağım.Artık tahammül sınırımda kalmadı.7 aydır çalışma tarzıma alışamamış bir personel grubu,pimpirkli yapıma rağmen yapılan major hatalar ve sonra niye bize güvenmiyorsunuz demeleri,hala doktor hanım görmezden gel diyen hastalar ve bir grup densiz ilaç mümessili hatta yüzsüz diyeceğim.Geçen hafta artık sabrım taştı bu 3 grubu da ayrı ayrı bir güzel kalayladım.Bu hafta hepsinde bir afra tavra, ben pimpirikliyim,takıntım mı takarım.İş sonlanmadan peşini bırakmam,hatta insanı bu konuda yıldırırım ki bu birçok arkadaşımı sinir eder bu huyum.3 kez kibarca söylerim,uyarırım,bazen görmemezlikten gelmeye çalışırım ama son etaba girildiğinde gözüm kimseyi görmez ve ortalığı birbirine katarım.Ama işimi tam yaparım,uyuduğum zaman vicdanım rahat olmalıdır.
Sinir küpüyüm kısacası,ben sabah akşam deli gibi çalışırken milletin sorumsuzluk yapması beni çileden çıkarıyor.Ve ben, bir gece daha uyuyup uyandıktan sonra köyde, yola düşeceğim yeniden....Tekrar görüşene kadar herkese çok güzel günler diliyorum ...

P.S:NE OLUR DUA EDİN ,SANIRIM İŞİM DUALARA KALDI :(

Haftanın hatta ayın klibi :Unfaithful


Bu kadar estetik hareketlere sahip ,ruhu okşayan sahneler içeren ,aldatma temasını soğukkanlı bir şekilde ifade eden, güzel ,hoş,geçen sezonun hit parçalarından,ama benim listeme bu hafa yine 1 numaradan gimeyi başardı, azıcık 18 + klip...


16 Mart 2009 Pazartesi

Diyet Bozduran Şehir Vol.1

Antakya'yı anlatmak istiyordum.Aslında bu yazının 2008 yılının mayıs ayı civarında yazılıp tamamlanması gerekiyordu.Ben Antakya'nın ne tarihinden,ne kosmopolit yapısından,ne de sorunlarından bahsedeceğim.Ben onun yeme içme alışkanlıklarından kendi zevklerim doğrultusunda bahsetmek istiyorum.










Antakaya mutfağı ,Akdenizin zeytinyağlı tatlarıyla Doğu'nun otantik yapılı bol baharatlı et yemeklerinin ve bu ana yemek seromonisi öncesinde kendinizi kaybetmenize neden olacak Mezelerin diyarıdır.








Bir Antakyalı,Yaşamak içi yemez Yemek için yaşar...Bu yüzdende insanı etine dolgun ve güleryüzlüdür. Yemek bir sanattır ve kasapların hepsi kendi çapında birer lokantadır.Antakyalılar sebzeyle etin karışımından asla vazgeçmezler.Bir öğün asla bi zeytinyağlıyla geçirilmez,öğünde et yoksa o yemek,yemekten sayılmaz...






Hele yaz akşamları evlerin balkonlarında/teraslarında uzun sohbetlerin eşlik ettiği, saatler süren akşam yemekleri günün en önemli öğünüdür .Bütün aile, gün boyunca ilk kez birada olabilir,günün içinde karşılaşılan güçlükler,yeni havadisler,müjdeler hep bu sofrada konuşulur...Kimi zaman bu masalar dostlarla şenlenir..Geceyarılarına kadar süren akşam yemekleri,dolup boşalan tabaklar bu masanın vazgeçilmezidir...







Kısacası yemek yemek bir zevk işidir Antakya'da.Yemek yemek bir sanattır. Benim favori mekanım.Mekanın salaş olmasına bakmayın.Burası Antakya'nın randevuyla çalışan tek dönercisi.Bu da yılların dönercisi Tacettin Usta...Eğer Antakya'da döner yemediyseniz döner yedim demeyin lütfen.Sanırım hatta küçükken hayalim HERGÜN DÖENR yiyebilmek için Tacettin ustanın oğlu Sami ile evlenmeyi düşünüyordum:D




Tabi o kadar yeme içmeden sonra Antakya'nı n Fransızlardan kalma çarşına gidip enerji harcanınızı öneririm.Çarşıya giderken Eski Antakya evlerinin bulunduğu dar sokakları kullanın hatta yolunuzun üzerine Eski antakya evlerinden birinin kafeye dönüştürüldüğü bi kafeye de rastlayabilirsiniz.Benim tavsiyem yemeğin üzerine Antakya'ya evinin serin avlusunda oturup güzel bir  haytalıyı  keyifle yemeniz( Adanalıların deyişiyle Bıcı bıcı).


P.s:yazı bitmeyen bir hal aldı :D 





12 Mart 2009 Perşembe

Mutlu bir son arıyorum

sabah 4: uyku tutmadı diyemeyeceğim;çünkü göz kapaklarım kapanıyor,bileğimde  feci bir ağrı mevcut hatta dirseğime kadar  yansıyor ağrı.sanırım carpal tünel oldum.Elimi bandaja almama rağmen feci ağrım var.Ne zorum mu var sabahın bu saatinde stresten uyayamıyorum,uykusuzluktan okuduğumu da anlamıyorum.Bu paradoksu çözemeyince film izliyorum.zırbarsam süper olur çünkü 3 saaat sonra sağlık il müdürlüğünde toplantım var ve sorumsuz birin hatasının hesabını ben vereceğim.ben kendisini vicdanıyla başbaşa bırakıyorum. kendisi de anne olan bir insan bunu nasıl yapabilir diye de düşünmeden edemiyorum.Pc yine çöktü çökecekk bela virusten bir türlü kurtulamadım.3 satırı yazmam 1 saat sürdü.herkese günaydın

11 Mart 2009 Çarşamba

dohtorrr bey aman hanım evli misin sen?


Erken emeklilik planlarına başladım,hatta şu bankaların birine de kaydımı da yaptırdım.Şimdilik düşük ödeme yapıyorum,malum araba taksidi,dersane,kredi kartı falan derken pek bir param kalmıyor her ayın 16'sında.Babama takılıyorum zaman zaman ben senin paranı yerken çok daha zengindim.Bilen bilir benim param yok dediğimde öğrenciliğimde yastığımın altında 500 avrom olurdu.O zamanlar (gerçi hala bu his var) erken öleceğim o benim kefem param derdim.Ama o parayı biriktirine kadar da göbeğim çatlamıştı da.Tutmadığım pediatri acil nöbeti,yapmadığım dahiliye çevirisi kalmamıştı.Neyse sonra da o parayı İtalya'da deli gibi yedik bitti eğitim uğruna :D. Bugün açıkta kalmayacağım bir mesleğe sahibim amabazen 20 gün 5 ytl ile dolanıyorum cebimde bazen o bile olmuyor. Diyorum öğrencilik kral işmiş.Evimde oturur bir hafta çeviri yapar,sorumluğu bana ait olmayan 3 -5 nöbet tutar, 3-5 kan alırdım ama kafam rahattı.
Misal bugün bir an akşam olmayacak sandım.Sabah poliklinik ağzına kadar doluyken birden köy Teksas'a döndü.Saçma bir kavgadan  ateşli silah yaralanmalarıyla günü açtık tam onları stabil hale getirip sevk ettim dedim,bu sefer beyin kanaması vakası geldi.Hadi onu da gönderelim derken aman doğuruyorum diye gebeler geldi.Tam bu sırada hasta akışı devam ediyor elbette.Belediye başkanı ziyaretime geleceği tuttu.Onu savdı ohh öğle olmuş öğleden sonra rahatlarız diye umarken bu kız yüksek ateşli bebişlerin saldırısına uğradım.Hadi onların ateşini düşür derken mesai bittik gardeş dedim.Sağlık memuruyla birbirimize girdik.Ben cadıyımdırr ve zaman zaman deli...Kıyameti bu kez de ben kopardım herkesi haşladım bir güzel.Hadi bugünlük bu kadar diyeceğim derken bu kez boncuğu burnuna sokan bir velet geliverdi.Uğraş uğraş çıkmadı bir türlü boncuk.
Günün en sevindirici olayı ise kanser taraması için sponsor işini çözümledim:13 nisanda taramayı başlatıyorum inşallah.Kalınbarsak kanseri için 700 kişiyi tarayacağım inşallah.Tabi ben o zamana kadar ölmezsem :D
Bir de rahim kanseri taraması işini çözebilsem daha bir süper olacak...İçimde saçma bir heyecan var bu gece .Yorgunluktan ölüyor olmama rağmen bara gidip haydi eller havaya diyesim var.Şimdi bizim ekip olacaktı of kim off arsuzdaki gibi...Sabaha kadar barda eğlenip gecenin bir yarısı 3 kız çorbacıdan çıkıp sahildeki izci kampına gidip gün doğumu izleyecektik. Benim gül fidanlarım tomurcuk verdi buarada.En yakın zamanda bahçemin fotosunu koyacağım :D

Ps:Dali'nin bu tablosunu başka bir seviyorum,sanırım daha öncede bu tabloyu kullandım bir yazımda








10 Mart 2009 Salı

haftanın Klibi :nUMBER ONE :D

Fındıkparem ,sen üzülme...

Bebişkoydum ben annemin karnında fındık büyüklüğünde.O benim orada büyüdüğümün farkında değildi.Başka sorunları vardı babişkomla.Bense sesizce onun karnında büyüyordum.Daha da büyüyecektim ben.Büyüyüp koca adam olacaktım.Ama babam olacak adam verdiği tüm sözleri inkar edip ,annemin tüm yalvarmlarına rağmen gitti bir gün.Sonra bir sabah anneme yalnız olmadığını hissettirdim,önce üzüntüden sandı o kusmalarının sebebini.Sonra içine bir kurt düştü,testte yapıverdi bir tane.Ve ilk resmi tanışmamız o gün oldu anişkomla.Düşündü günlerce ,kalbimin atışlarını duymak istercesine elini karnında dolaştırdı.Diyemezdi ki beni ,ben açıklanamayacak bir sırdım günlerin birinden kalan.Zaten babişkoma da diyemedi.Sadece gitme diyebildi.Sonra ağladı gecelerce ,belki hata yaptığını anlarda döner babişkom diye,olmadı.Ağlamaktan gözleri şiş,çalıştı durdu günlerce.Herkes gurbette özlem çekiyora yorumladı bu hallerini.Sonra babişkomun başka biriyle olduğunu öğrendi,ağladı,anladı kendi kendine dönmeyecekti babişkom.Annişkom hiç demedi ,beni koz olarak asla kullanmadı babişkoma karşı.Sonra bir arkadaşı akıl verdi kendisine.Çok ağladı anişkom ,biliyorum seviyordu beni ama tüm sorumluluklarımı tek başına göğüsleyemeyecekti,ve ağladı annem ben kayıp gittim bacaklarının arasından.Annem çok ağladı,çok kan kaybetti,ben onu ilk kez uzaktan gördüm ve üzülme diyemedim bile...

6 Mart 2009 Cuma

Odamdan bildiriyorum :D

Tıpta uzmanlık sınavına bir aydan az bir süre kaldı;benim daha çalışacağım bir milyon konu var.Süper kadrolar açılmış ve gitmeyi her pratisyen gibi çok istiyorum.Ancak bir türlü çok isteyen biri gibi çalışamıyorum.Masamın üstü, sağım solum not kaynıyor;benimse aklımda kırk tilki dönüyor...Mesela yeni bir proje oluşturdum,hatta proposal yazmaya bile başladım.Gidip İl sağlık Müdürüne sunacağım bu hafta.İstiyorum ki buraya kadar gelmişken  kalınbarsak kanseri için 50 yaş üstü herkesi tarayayım,mesela evlilikler çok erken yaşta yapılıyor bu köyde yine ve beylerin çoğunluğu yurtdışında yaşıyor, işte bu sebpten ötürü evli kadın nufustan smear alıp rahim ağzı kanseri için tarama da yapayım.Ama sürekli engellerle karşılaşıyorum:tek suçum köyde olmam.Efendim,ilçede bir hekim olsam,bir dediğim iki edilmeyecek.Hatta Yozgat'ın güney ilçelerinde en çok hasta bakan 3 -4 doktorundan biriyim ama 7 aydır Sağlık Ocağıma bir laringoskop almayı beceremedim.Ki beni bilenler bir şeyi kafaya taktım mı ısrar konusunda ne kadar ileriye gideceğimi bilirler.Şimdiyse bu laringoskop olayı gerçekten inat etmeme sebep oldu.Yok inanın Türkiye'de çalışana hep köstek olunmakta.Bu kadar gelmişim bir şeyler yapayım bari istiyorum ama Ne haliniz varsa görün dedirtme sınırına getiriyorlar.

Ders konsantrasyonumda bozuluyor,gelecek haftadan itibaren Ankara'da kampa giriyorum.20 günlük bir süre bağlantıda olmakta güçlük çekebilirim.

Bazen diyorum neden bu delicesine çalışma.Paramı kazanıyorum,istediğimi alıyorum.Yan gel yat ,bak keyfine ama içimdki şeytan bırakmıyor ki uzanıp sahile kitabımı okuyum.Dünya yansa umrunda olmasa.Özledim ben denizi..Anlamışsınızdır zaten her iki yazıda bir deniz resmi var.Çok şey mi istiyorum bilmiyorum mesela Ankara'ya arabamla gitmek istiyorum,şu tarama işini hayata geçirmek istiyorum,ağustos'da asistanlığa başlamak istiyorum.Mayıs'ta İtalya'daki Pınarımı ziyaret edeyim isitiyorum,oradan Ljubljana Bir de bu köyde tam bir taş bebek var 10 aylık,annesi yeniden 5 aylık hamile, o benim kızım  olsun istiyorum :D(biliyorum sonuncu istek cok radikal oldu)


5 Mart 2009 Perşembe

 Bir tek kez daha  aynı biçimde kavuşmayacak
gök,bulutlar ve deniz birbirine...Bir tek an bile 
aynı tonlar için karışmayacak renkler birbirine...

                   Cem Mumcu

3 Mart 2009 Salı

Haftanın Hiti


1.32-1.34 snleri arasındaki şarkıcının 'sen artık dönmez derken' ki o gözlerindeki gülümsemeye dikkat edelim lütfen...Bir de kolundaki dövme çok hoşuma gitti hatta dibim düştü tabiri caizse :D.