things getting worse before getting better...

27 Mart 2010 Cumartesi

Bugün 2 şey yapmayı unutmayın !




Bu gece yaz saati uygulamasına geçiliyor ;bu yüzden saat 03.00'de saatler bir saat ileri almayı unutmayın.



Ayrıca yine bu akşam 6 milyar dünyalıyla, 100’den fazla ülke küresel ısınmayla mücadele için bir araya gelecek ve 20:30-21:30 saatleri arasında ışıklarını kapatacaklar.Siz de kampanyaya destek verebilirsiniz.

21 Mart 2010 Pazar

Bir zamanlar çok neşeli,kendi halinde bir kız çocuğu varmış.1.sınıfta öğretmenin doldurduğu öğrenci takip defterine yıllık olarak sorulup cevabı yazılan ''-büyünce ne olmak istiyorsun sorusuna?'' hep ''-çocuk doktoru olmak istiyorum dermiş'',hayali çocuk doktoru olmak olan bir kız televizyona yapışarak kırmızılar içindeki Emel Sayın' ın manikürlü upuzun kırmızı ojeli tırnaklarını gözümüzün içine sokarak söylediği Yağdır Mevlam Su klibini izlermiş.Yüksek dozda kırmızının etkisiyle büyüdüğünde evindeki her şeyin kırmızı olacağını düşünürmüş.Her pazar akşamüstü kaynar sularla paklanır,bizimkilerin dıııııdırımdırırım dıııııdırımdırırımm müziğiyle yatağa gidermiş....Sonra;



Bu resmin altına çok güzel bir öykü yazmak isterdim sonunda kıssadan hisselerin payımıza düştüğü ama ben yine hayatıma dair rutinlerimi paylaşıyorum..

Kim bilir bugün kaçıncı kez çalışma masasını teğet geçişim benim.Geleli 1 hafta oldu buraya.İç sıkıntımdan kurtulamadım,eskisi gibi ders çalışamadım.Olmuyor,konsantre olamıyorum,5 sayfalık not bile elimde günlerce sünüyor da sünüyor.Rahatlamak için tek çözümüm uzmanlığı kazanmak ,en azından bir nebze rahatlayacağım,belki yine sorunlarım olacak ama her neyse işte elinde sonunda uzmanlık olmalı diye düşünüyorum her pratisyen,her tıp mezunu gibi.Ben kurtlar sofrasında yapamıyorum,yapıyormuş gibi görünüyorum ama hala kırılabiliyorum, hala inanabiliyorum insanların verdikleri sözlere...
Soruyorum kendi kendime nasıl çalışırdık biz komite öncesi o dağ gibi gözüken notlara,geceleri uyanır 3 saatlik uykuyla dolanırdık da gözüm yatağa ilişmezdi.Elimde not olmadan yatağa giremez,5 dakika fazla uyusam hemen vicdan azabı kaplardı içimi.Kaç gece sabahlayıp 200 sayfa nota çalıştığımı bilirim.8 saat bazen ara vermeden çalıştığımı şaşırıyorum,şimdi yarım saat bir nota bakamıyorum, elbette o kadar çalışma uçup gitmedi ama tus başka bir şey...Hani üniversite sınavına hazırlanırken onlarca derse çalışırsın da çoğunu mesleğinde kullanmayacağın bilgi yığını arasında unutulup gider,işte bizim tus tus dediğimiz şey böyle bir sınav.

20 Mart 2010 Cumartesi




söylediğim cümleler ağır gelince bünyesine kolayca kapa çeneni diyebildi...
Ben mi,sadece çenemi kapatıYORUM. yORUM YAPMIYORUM artık...

15 Mart 2010 Pazartesi

Nişan yüzüğümü kaybettim,hem de salak gibi neymiş nöbette taşı düşermiş,sanki uhuyla yapıştırmışlar gibi bendeki ne akılsa [bknz: görmemişin yüzüğü olmuş]...Üstüne hep kutulara özenle koyan ben o gün, kendimce 2. çekmece şöyle koydum sonra dedim ki kendi kendime :'' bu burada kaybolmasın sakın'',dedim dedim de, sonrası flu...Ne yaptım ne ettim bir daha yüzüğü göremedim..Şeytan aldı götürdü resmen,umarım satamadan geri getirir,ya lütfen geitirsin,evin altını üstüne getirdik bulamadım.Valla şaka gibi ama baya ağır şaka,off ne olur bulunsaa...

ps:Bu arada ben en sonunda dün Antakya'ya gelebildim.Herkeslere iyi haftalar...

3 Mart 2010 Çarşamba


1.Öğlen 12.00de yattım,akşam 6.00da kalktım,şimdi yatsam tekrar uyurum.
Böyle bardak boşanırcasına hasta yağdı gece...Bugün fark ettim de gözümün altında 2-3 kırışık daha olmuuşş...Reklamları devamlı tvde dönen kafeinli göz roll-onunu aldım ,kullanayım diye aklıma geldikçe(haftada 2-3 kez) kullanıyorum.Kullanıp da fayda göreniniz var mı ya da başka bir önerisi olan.Saçım başımdan çok şu göz altındaki kırışıklıklara kafam takılıyor.Vakti zamanında botoksu üniversitedeki bir asistan abimize danışmıştık,o zamanlar kutusu 500 ytl idi,2-3 kişiye bir kutu yetiyor olduğunu söylemişti ama sanırım bu botoks olayı için hala erken, beklemek lazım.

2.Son iki nöbetim,icaplarımla beraber 5 mi desek,(icapta evde kalıyorum da 112 hali hiç belli olmuyor).Bundan sonraki cumartesi...Gelecek haftasonuna doğru izne ayrılıp eve gideceğim.Ve yeniden TUSi Tusi Tusiyer durumları.Sınav tarihi :17-18 nisan...
Benim bile artık umudum yok.


3.Burada öyle gezebileceğim market,mağaza,AVM filan yok .Bende vitrin seyrini bu aralar çok popüler olan özel alışveriş sitelerine üye olarak getiriyorum.Hatta iki kez alışveriş bile yaptım birinden ama aldığınız şeyler çok geç elinize ulaşıyor.Ama hiçbir şey elinizle dokunarak aldığınız şey gibi haz vermiyor,her seferinde Allah'ım güzel çıksın dualarıyla bekliyorum paketi..Hatta bir sefer Mudo'nun sitesinden aldığım gümüş kaplama tabak minicik bir şey gelmişti ama yine de güzeldi.Size de oluyor mu bilmiyorum ama herhangi bir Mudo conceptte saatlerce gezebiliyorum.Keşke biraz daha az pahalı fiyatlara sahip olsalar.Paketleri kayınvalidemle açtığımızda o zaman epey şaşırmıştık.Bu arada kargo adresini, benim nöbetlerimden kaynaklanan evde olamama hallerimden dolayı, kayınvalidemin adresini veriyorum.Bu nedenle gelenleri genelde beraber bakıyoruz.

4.Şu neredeyse tüm sitelere reklam bannerı veren çikolata çiçekleriyle ilgili...Kaç zamandır yazmak istiyordum.Sevgili blogger, henüz çok profesyonel değiller,10 gün önce verdiğimiz siparişi,önce arayıp o tarihte o adrese götüremeyiz dediler.Tamam efendim o zaman o tarihte şu adrese götürün dedik.Sonra bekle ki gelsin.Gecenin bir saati,hiç profesyonel olmayan kuryeleriyle muhatap olduk,sonra iznimiz olmadan telefon numaramız başka başka insanlar tarafından arandı,onlarla muhatap olduk ,en sonunda kurye şirketlerinin İstanbul'da olan dengesiz bayan elemanıyla muhatap bırakıldık,bir güzel azarlandık hanımefendi tarafından,bu süreç içinde kurabiye çiçeklerini lanse eden firmanın halkla ilişkiler kısmında hiç kimse yardımcı olmadı,30u geçen arama,suratımıza kapatılan telefonların sonucunda en sonunda takım lideri olduğunu söyleyen biriyle görüştük ve 6 saatlik uğraş sonucunda zorla paramızı iadesini alabildik.Sonuçta en az çikolata çiçeklerini iki misli olarak bize yansıyan telefon faturası,gerim gerim olmuş bir çift ve berbat olmuş bir gece bize kaldı...

5.Bugün liseden bir arkadaşımla telefonda eskilerden konu açıldı,derken derken benim kaç haftadır nöbetlerimi ayarlasam da Ankara Sıhhıye'de kurulan sosyete pazarına gidebilme hayallerim tamamen suya düştü.Her perşembe kurulan pazar,pazar yeri ve çevresinin yeniden düzenlenmesi nedeniyle kapatılmış.Arkadaşım muhtemelen aynı Ayrancı'da kurulan pazar gibi oranında tekrar açılamayabileceğini söyledi.Umarım böyle bir şey olmaz.Kala kala bir Ümitköy'de kurulan sosyete pazarı mı kaldı.

6. 5 maddedir nöbetlerimle ilgili bir cümle kurmadan geçmemişim,yazık...