things getting worse before getting better...

21 Mart 2010 Pazar

Bir zamanlar çok neşeli,kendi halinde bir kız çocuğu varmış.1.sınıfta öğretmenin doldurduğu öğrenci takip defterine yıllık olarak sorulup cevabı yazılan ''-büyünce ne olmak istiyorsun sorusuna?'' hep ''-çocuk doktoru olmak istiyorum dermiş'',hayali çocuk doktoru olmak olan bir kız televizyona yapışarak kırmızılar içindeki Emel Sayın' ın manikürlü upuzun kırmızı ojeli tırnaklarını gözümüzün içine sokarak söylediği Yağdır Mevlam Su klibini izlermiş.Yüksek dozda kırmızının etkisiyle büyüdüğünde evindeki her şeyin kırmızı olacağını düşünürmüş.Her pazar akşamüstü kaynar sularla paklanır,bizimkilerin dıııııdırımdırırım dıııııdırımdırırımm müziğiyle yatağa gidermiş....Sonra;



Bu resmin altına çok güzel bir öykü yazmak isterdim sonunda kıssadan hisselerin payımıza düştüğü ama ben yine hayatıma dair rutinlerimi paylaşıyorum..

Kim bilir bugün kaçıncı kez çalışma masasını teğet geçişim benim.Geleli 1 hafta oldu buraya.İç sıkıntımdan kurtulamadım,eskisi gibi ders çalışamadım.Olmuyor,konsantre olamıyorum,5 sayfalık not bile elimde günlerce sünüyor da sünüyor.Rahatlamak için tek çözümüm uzmanlığı kazanmak ,en azından bir nebze rahatlayacağım,belki yine sorunlarım olacak ama her neyse işte elinde sonunda uzmanlık olmalı diye düşünüyorum her pratisyen,her tıp mezunu gibi.Ben kurtlar sofrasında yapamıyorum,yapıyormuş gibi görünüyorum ama hala kırılabiliyorum, hala inanabiliyorum insanların verdikleri sözlere...
Soruyorum kendi kendime nasıl çalışırdık biz komite öncesi o dağ gibi gözüken notlara,geceleri uyanır 3 saatlik uykuyla dolanırdık da gözüm yatağa ilişmezdi.Elimde not olmadan yatağa giremez,5 dakika fazla uyusam hemen vicdan azabı kaplardı içimi.Kaç gece sabahlayıp 200 sayfa nota çalıştığımı bilirim.8 saat bazen ara vermeden çalıştığımı şaşırıyorum,şimdi yarım saat bir nota bakamıyorum, elbette o kadar çalışma uçup gitmedi ama tus başka bir şey...Hani üniversite sınavına hazırlanırken onlarca derse çalışırsın da çoğunu mesleğinde kullanmayacağın bilgi yığını arasında unutulup gider,işte bizim tus tus dediğimiz şey böyle bir sınav.

Hiç yorum yok: