things getting worse before getting better...

10 Mart 2009 Salı

Fındıkparem ,sen üzülme...

Bebişkoydum ben annemin karnında fındık büyüklüğünde.O benim orada büyüdüğümün farkında değildi.Başka sorunları vardı babişkomla.Bense sesizce onun karnında büyüyordum.Daha da büyüyecektim ben.Büyüyüp koca adam olacaktım.Ama babam olacak adam verdiği tüm sözleri inkar edip ,annemin tüm yalvarmlarına rağmen gitti bir gün.Sonra bir sabah anneme yalnız olmadığını hissettirdim,önce üzüntüden sandı o kusmalarının sebebini.Sonra içine bir kurt düştü,testte yapıverdi bir tane.Ve ilk resmi tanışmamız o gün oldu anişkomla.Düşündü günlerce ,kalbimin atışlarını duymak istercesine elini karnında dolaştırdı.Diyemezdi ki beni ,ben açıklanamayacak bir sırdım günlerin birinden kalan.Zaten babişkoma da diyemedi.Sadece gitme diyebildi.Sonra ağladı gecelerce ,belki hata yaptığını anlarda döner babişkom diye,olmadı.Ağlamaktan gözleri şiş,çalıştı durdu günlerce.Herkes gurbette özlem çekiyora yorumladı bu hallerini.Sonra babişkomun başka biriyle olduğunu öğrendi,ağladı,anladı kendi kendine dönmeyecekti babişkom.Annişkom hiç demedi ,beni koz olarak asla kullanmadı babişkoma karşı.Sonra bir arkadaşı akıl verdi kendisine.Çok ağladı anişkom ,biliyorum seviyordu beni ama tüm sorumluluklarımı tek başına göğüsleyemeyecekti,ve ağladı annem ben kayıp gittim bacaklarının arasından.Annem çok ağladı,çok kan kaybetti,ben onu ilk kez uzaktan gördüm ve üzülme diyemedim bile...

Hiç yorum yok: