things getting worse before getting better...

15 Ocak 2011 Cumartesi

Cumartesi Gecesi Sineması


Siz de bu cumartesi benim gibi evdeyseniz ve ne izlesem diye düşünüyorsanız.Size birkaç film önerisinde bulunabilirim..


The TOURİST


Konusu bence saçasapan ajanlı bir film ama yine de Venedik'in eşsiz kanallarının manzarası, Johnny Depp'in serseri ruhu ve Angelina Jolie'nin endamı ve elbette Ferdi Tayfur'un müzikleri için bile izlenebilir.Sıkıcı mı derseniz hiç değil ama öyle acayip aksiyonlarla dolu bir film değil.







Postacı

Benim zamanın değerli diyenlere alın size bir klasik...

1950 İtalya'sında, bir ada, dünyaca ünlü Şilili komünist şair Pablo Neruda, siyasi sebeplerle ülkesi dışında yaşamak zorunda kaldığı sürenin küçük bir kısmını burada geçirir. Mektuplarını taşımakla görevli postacı naif Mario, Neruda'yla kısa zamanda mesafeli bir dostluk kurar. Usta ozanın verdiği tüyolarla hem içindeki şairi ortaya çıkarır hem de esmer güzeli Beatrice'nin kalbini kazanır.Bu adada zorunlu olarak yaşayan Neruda ve adada yeni postacılığa başlayan Mario'nun aşk, şiir ve bir parça da politik göndermelerle dolu çok güzel bir film.



Türkçe'ye Gerçek Kadınlar kıvrımlı olur diye çevirebileceğimiz ve annenizle seyretmenizi (özellikle bayanlara) önereceğim bir diğer film başrolünde Çirkin Betty'den hatırlayacağınız America Ferrera'nın yer aldığı filmin konusu şöyle:


Los Angeles'ta orta halli ailesi ile birlikte Latin mahallelerinden birinde yaşayan Ana liseyi henüz bitirmiştir. Yaz tatili ona güzel bir haberle birlikte gelir. Ana Colombia Üniversitesi'ne gitmeye hak kazanmıştır. Ancak eski kafalı ve geleneklerine bağlı olan ailesi Ana'nın yanlarında çalışmasını istemektedir. Ergenlikten kadınlığa doğru adım attığı yaz onun hayatının kararını vermesi gerekmektedir.
Bu filmi 2 hafta önce nöbettimde cnbc-e sabaha karşı yayınlandığı sırada izledim.Gerçi benimki hasta muayenesine gidip geldiğim için biraz bölük pörçük oldu ama denk gelirseniz mutlaka izlenmesi gereken,izlerken sizi boğmayan,yalın ,akıcı bir film.Unutmayım film Sundance Film Festivalinden 2 ödülle dönmüş olup, ben film izlersem ödüllüsü izlerim diyenlere özellikle belirtmek isterim.


Henüz ikinci sınıftayken ilk aşkını yaşayan küçük Julie,komşusu ve okul arkadaşı olan Bryce’ın peşini bırakmamaktadırBryce ise içine kapanık,çekingen ve kızlardan sıkılan bir yapıdadır.Altı yıl bu şekilde geçtikten sonra ergenlik çagına gelen ikili,kopma noktasına gelselerde ayrılamazlar diye yazıyor filmin açıklama kısmında.Filmden çıkarılacak kıssadan hisselerden biri kızlar ve erkekler hayata,olaylara farklı gözlerle bakar,çok farklı yorumlar katarak yaşarlar.İzleyin yoksa dayanamayıp sonunu söyleyeceğim.


Fizik tedavi uzmanı kariyerini tehlikeye sokan bir sakatlık geçiren basketball oyuncusuna yardımcı olurken ona aşık olur..İşin aslı kaç zamandır bu kadar hoş romantik bir komedi izlemiştim...İzlemeye değer,sıkmayan ambiyena tabirle güzel vakit geçireceğiniz,kafayı yormayan sonu mutlu biten lay-lay-lom bir film.

Hiç yorum yok: