things getting worse before getting better...

5 Şubat 2008 Salı

Son Zamanlardaki Film İzleme Takıntım...


Son günlerde film izleme olayını iyice abarttım.Gün içinde izlediğim film sayısı çoğu zaman dördü beşi geçmeye başladı.Özellikle 24 saatlik nöbetlerim,en uygun mekan şimdilerde benim için.Tabi her nöbette bu kadar çok film izleyemiyorum ama şu an almakta olduğum stajım ve ferah intern odamız film izlemeye oldukça müsait.Normalde garip bir uyku düzenim var bellli bir saatte uyumazsam(ki bu bendeniz için saat 19.00-20.00)arası oluyor;ondan sonra uyumakta zorlanıyorum hatta bazen 1-2 saatlik daha çok bayılma olarak tabir edeceğim kendinden geçme seansından sonra okula gittiğim çok oluyor.Haliyle nöbetlerde bu saatler yoğun geçen zaman dilimidir;mutlaka bakılacak bir kan şekeri,kan gazı veya hemogram vardır.Tüm bunlara ek olarak benim uyumam için pofuduk yastığımın ve yumoş yorganımında benimle nöbete gelmesi gerektiğinden ve bunun mümkün olmadığından ve en önemlisi nöbette öyle derin uykuya dalma şansınız olmadığından(mutlaka bir hastanın genel durumu bozulur yada bir şikayeti olur tam daldığınız anda) öyle kaliteli uyku uyumanız mümkün olmaz.Bende bu soruna şöyle bir çözüm buldum: Sevgili laptomum Haceri ve izlemek istediğim birkaç filmi de yanıma alarak nöbetlerime gidiyorum genellikle.Bu kadar laf izlemiş olduğum iki filmden söz etmek istemem.Belki bir çoğunuz bu filmleri izlemişsinizdir.
The Mask,Dump and Dumber gibi filmlerin binbir surat karakteri Kanadalı oyuncu Jim Carrey'i bambaşka iki rolde izliyoruz.Filmlerden ilk bestseller'da bir numaradan uzun süre inmeyen,2004 yılında En iyi Özgün Senaryo Akademi Ödülü dalındaOscar heykelciğini evine götürmüş bulunan drama tarzındaki bu filmin başrolünde Jim Carrey'inin yanıda Kate Winslet'i de izleme şansını bulacağınız ETERNAL SUNSHINE of the Spotless Mind -Sil Baştan...Çok hoş zaman geçirmenizi sağlayan bir film.İzlerken aldığı ödülü gerçekten hakkettiğini farkedeceğiniz,hakkındayazılmış onlarca mükemmel bir film olduğu ile ilgili dair yazıyı bulabilmeniz mümkün.Buna rağmen ben de birkaç kelam edemeden geçemeyecğim.Elbette bu filmi kelimelerle ifade edebilmem zor ama kısa ve öz olmam gerekirse; Aşk filminden öte ve bence biraz da fantezik(böyle bir kelime yok sanırım ben biraz önce uydurdum) sayılabilecek bir film.. İnsan bir ilişkinin sonunu bile bile yeniden aynı ilişkiyi sil baştan yaşar mı sorusunu aklınıza takan ve en sonunda bunun gibisi olursa yaşar dedirten bir film özetle.
Diğer bahsetmek istediğim film ise çok uluslu 2007 ortak yapımı geçen sene Türkiye'de de sinemalarda gösterilmiş olan Number 23-23 Numara... Bu filmde Jim Carrey'i diğer rollerine çok zıt bir karakterde izliyoruz.Eğer aranızda Jim Carrey psikolojik gerilim çekerse nasıl olur diye düşünen varsa kaçırmadan izlesin derim.Bu filmlerle Jim Carrey'e olan hayranlığım kat kat artmış durumunda olduğunu itiraf etmeliyim. Elbette Liar Liar,Man on the Moon gibi filmlerinde karnım ağrıyıncaya kadar güldüğümü inkar edemem ama onu bir de bu filmlerde izlemenizi öneririm.

Hiç yorum yok: