things getting worse before getting better...

2 Mayıs 2008 Cuma

Benim yarim Mayıs



''Mitolojide bereket Tanrıçası Demeter'in kızı Persefon,Cehennem tanrısı Hades tarfından kaçırılır...Anne deliye dönüp tanrılara kızını kurtarmaları için yalvarıp yakarır;bu arada yeryüzünü kendi haline bırakır.Güneş küser,çicekler solar,ağaçlar yaprak döker,toprak kurur.Ancak Hades'in karısından vazgeçmeye niyeti yoktur.Cehennem Tanrısı,en sonunda eşi Persefon'u yılın üç ayında yeryüzüne göndermeye razı olur.Demeter de sevinç içinde,büyük bir çoşkuyla kızı için yeryüzünü süsler;ağaçlar çiceklenir,meyve vermeye hazırlanır,kırlar yeşillenip binbir çicekle bezenir,kuş cıvıltıları yükselir,toprak güler ve bu her yıl tekrarlanır!''



Sonunda Bahar geldi hem de öyle yalancıktan da değil.Mayıs'ın 2 bile oldu :D.Benim ayım Mayıs sadece bu ayda doğduğum için değil ben tam anlamıyla Mayıs aşığıyım.

Mayısta günün her anını severim.Sabahın ayazında yürüyüş yapmayı ya da eskiden olduğu gibi ders çalışmayı da.Gece yarısı ay ışığına karşı oturup radyo dinlemeyi de.Öğlenleri bunaltmayan sıcağında kestirmeyi de.Ama en çok Mayıs akşamüstlerini severim.Hani gün batımına yakın ,mavinin yerini kızılın aldığı hem güneşi hem ayı aynı anda görebileceğiniz dakikaları.İşten ,okuldan dönmeye başladığımız saatleri.

Havanın ne sıcak ne de soğuk olduğu, tam kıvamında değimiz saatleri.İşte o saatlerde fonda sevdiğim bir melodi eşliğinde(ki bu bence yeni türkü olmalı) pencereden gelip geçeni izler ya da elimdeki notlara göz gezdiririm.Huzur saatim dediğim anlardır.

Dediğim gibi ben mayısı çok severim,belki artık tatilin yaklaştığını haber verdiği için ya da üstümüzdeki ağırlığı silkeleyip kendimizi sokaklara attığımız için.

Belki de ne Mart'ın yalancı baharı ne de Nisan'ın arada kalmışlığı , ne de Temmuz ,ağustosun kavurarak içinizi bunaltan sıcaklığı vardır Mayıs'ın.Ya da eylül gibi hüzünlü değildir Mayıs.Bence bir tek Haziran yarışabilir ,Mayısla.

Mayıs, hani her daim yüzü gülen,sıkıntısı olsa bile size yansıtmayan,her gördüğünüzde, neşesi ve gülümsemesiyle size de umut verip neşelendiren bir arkadaşınza benzer.

Ve her mayıs'ta ben yeniden Orhan Veli okurum.Baharı kim ondan daha güzel anlatabilir ki.


''Deli eder insanı bu dünya...Bu gece, bu yıldızlar, bu koku...Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.''


p.s:Aktif internlük hayatım bitti.İki gündür yatıyorum evde,gel şunu yap diyen yok.Şimdilik mezuniyet balosu,yıllık işleriyle uğraşıyorum.Şimdilik keyfim yerinde.


dipnot: Centro de Arte Reina Sofía'da Salvador Dali'nin Penceredeki Kız adlı tablosunu yakından görebilirsiniz.Sizde de huzur duygusu uyandırıyor mu?

Hiç yorum yok: